Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masallar yerini bir yokmuş bir varmışla başlayan masallara bıraktı. Benim ilk masalım o kadar güzel geldi ki hayatıma yeniden yazmayı tercih ettim. Şimdi hayatımda biri 7 biri 1 yaşında iki masal kahramanım var. Ben onlarla her gün yeni bir masalı yazmaya başlıyorum, hayatımda keşke dememek, yaşadığım her anın tadını çıkarmak, çocuklarıma onların masalını anlatırken kahkahadan sırt üstü düşmelerini görmek için yazdığım masalları sizlere de anlatacağım. Belki siz de benim gibi kendi masalınızı yazmaya karar verirsiniz. Ama önce bir giriş yapmak lazım. Size masalları sevdirmeden başlamak olmaz… 😄 Önce dünya masallarını anlatacağım; sonra da kendi masallarımı…
Vol 1: Pamuk Prenses anne oldu!
Çok sevdiğim bir hekim sohbetimiz sırasında kadınların anneliğe girişini bana şöyle özetlemişti. Hamilelik döneminde prenses, doğumdan sonra Köle İsaura oluyorlar… Önce gülüp geçsem de sonra hak vermiştim. Düşünsenize hamileliğinizi; aşermeleriniz, ağrılarınızla sizi zorlasa da üzülmemeniz için dişini tırnağına takan, sizi gerçekten çok seven, etrafınızda pervane gibi dönüp her istediğinizi yerine getiren insanları kim istemez😄 Hadi kabul edin istersiniz. Arkadaşlarımdan biri itiraf etmişti. Ben hamileliği daha çok seviyorum diye.
Gelelim asıl konumuza… Masallardan yola çıktık ya… Hadi birlikte hayal edelim… Çocukluğumuzun vazgeçilmez masal kahramanı Pamuk Prenses’in anneliğini düşünelim mi.😄 Düşünsenize… Bir evde –ki bu ev istediği kadar büyük olsun, bir sürü yardımcı olsun- yedi cüce, bir prens ve yeni doğum yapmış Pamuk Prensesi… Dünyanın en güzel yüzü ve yüreğine sahip o kadının içinden birden canavar çıkarsa şaşırmayın… Çünkü o kadın 9 ay boyunca herhangi bir problem olmasa bile bir çocuğu karnında taşımış, yetmemiş bir de onu doğurmuş, asaletinden ödün vermeden tuttuğu hisleri bir anda ayaklanmış bir lohusa… Yapılacak şey çok basit… Uzak durun, hatta mümkünse kaçın…
Yok, şaka yapmıyorum. Lohusalık bir kadının hormonlarının hamilelik döneminden bile daha çok aksiyona girdiği zaman dilimi… Düşünsenize biricik prensinin atına binerek yolculuk eden incecik Pamuk Prenses, bir anda yarım dünyaya eş değer olmuş. Ya da zarafetin temsilcisi olan bu kadının yemek yerken içinden bir anda Shrek çıkabiliyor. Baklavayla turşuyu bir arada yediğini düşünsenize… Hadi oradan dediğinizi duyar gibi oluyorum. Vallahi yedim ben. Kendimden biliyorum.😄
Hadi gözümüzde canlandırmaya devam edelim. Yeni doğum yapmış, kendisi gibi bir prenses doğurmuş (benim iki prensim olduğu için prensesi hayal edesim geldi; siz prens de hayal edebilirsiniz) Pamuk Prenses, bebeğinin bakımı için koşturan yardımcılar, ama sadece annesini isteyen, onun kucağına geldiğinde susan, nefes almadan emmek isteyen bir bebek… Ne yapmalı acaba? O Pamuk Prenses, bir damla uykuya hasret kaldığı, tuvalete gidemediği ya da banyonun nasıl bir şey olduğunu unuttuğu için çıldırmış olabilir mi? Olmadı mı? Hayal edemediniz mi? Yeniden deneyelim. Kapatın gözünüzü… Pamuk Prenses’in meşhur kıyafetini hatırlayın. Kırmızı bir kurdeleyle toplanmış sırma gibi siyah saçlar, kabarık etekli, pelerinli bir elbise…. Durun açmayın gözlerinizi… Şimdi o saçların tepeden alelade bir topuzla tutturulduğunu, parlayan saçların nedeninin yıkanamamaktan yağlanma olduğunu düşünün. Hoşunuza gitmedi mi? Daha yeni başladık ama… Açmayın sakın gözünüzü… Gelelim göz altlarına, ışıl ışıl parlayan gözlerin yerini mor halkalı, uykusuzluktan açılamayan gözler mi var? Durun… Kıyafetin üzerindeki lekeleri saymıyorum bile… Ben anlatmaya başladıkça siz ürkmeye mi başladınız. Annelik eşittir yorgunluğun dibi mi diye düşünüyorsunuz. Tamam, kabul ediyorum. Annelik eşittir yorgunluğun dibi… Ama siz yorgunluktan sızacak bir yer ararken kucağınıza aldığınızda gözünüzü gözünüze dikip dünyanın en güzel gülüşünü gösteren minik bir varlık var karşınızda.😄 Ve o da ne… O gülüş sizin gözlerinizi kamaştırmaya yetiyor da artıyor bile…
İlk aylarda Pamuk Prenses’i bile prenseslikten çıkaran annelik, deneyimlendikçe anlam kazanıyor. Vücudunuza yerleşen yorgunluk emareleri aslında sizin annelik gücünüz oluveriyor bir anda.