Bir de bunlara kardeş kıskançlığı eklenmiş durumda. Karakteri gereğince sesini konuşmaktan çok bağırmak için kullanan büyük oğluma ‘Sessiz ol’ demekten şişmiş durumdayız. O da bunaldı ve iki gün önce isyanın gözle görülen ama bugüne kadar dillendirilmeyen boyutunu bir anda çat diye suratıma vurdu. ‘Hep bana kızıyorsun anne! Kardeşime kızmıyorsun. Keşke ben bebek o abi olsaydı!’ Lafın altında kalır mıyım? Asla… Hemen atladım. Ona da kızıyorum ama sana kızdığım kadar değil. Çünkü o senin gibi ihtiyaçlarını dile getiremiyor. Sadece ağlayarak tepki verebiliyor. Sense bütün evi birbirine katabilecek potansiyele sahipsin ve yapma dediğim her şeyi yapıyorsun diye… Annesinin oğlu altta kalır mı? Tamam da bağırmadan kızsana bana dedi. İyi de bağırmadan kızmayı sadece ters ters bakarak yapabiliyorum ki, yoksa elimden her an bir kaza çıkabilir durumda. Cinnetin kapısını aralamakla kalmayıp içeriye girip kapıyı da kapatacağımdan korkmaya başladım.
İşim gereği sağlık alanındaki uzmanlarla görüşerek binlerce konu hakkında yazı hazırladım. Bunlardan biri de kardeş kıskançlığıydı. Yazdıklarımı uygulamaya gelince yapabildim mi hayır! Yapması hiç de kolay değil emin olun. Hele de benim kadar sabırsız bir yapınız varsa…
Aslında büyük oğluma da hak vermiyor değilim. O daha çocuk büyümedi. Abi olmasını beklemek haksızlık ama gün boyu uyutamadığınız bebeğinizi tam uyuttuğunuzda evin ortasında ‘Anneeeeeee’ diye böğüren; evet bağıran değil resmen böğürüyor ve cevap verene kadar en az 10 kez anne diyen bir çocuğun sesine anında kalkan bir bebeğiniz varsa isyanın dibine de vurursunuz, cinnetin kapısını da aralarsınız.
İtiraf edeyim bugüne kadar çocuğuma hiç el kaldırmamış olsam da ciddi anlamda özellikle son dönemde bağırıyorum ve kendimi durduramıyorum. Çünkü iki çocuklu hayata alışmak için çocuklarıma gösterdiğim sabrın aynısından kendime de istiyorum. Yorgunum, uykusuzum, evimin düzeni yok. Şu an salonda yemek masasının üzerinde yazıyorum bunları ve kafamı bilgisayarımdan kaldırdığımda bir salondan daha çok çamaşır odası görünümü var. Toplayamaz mıyım? Aslında ufaklık uyudu. Toplayabilirim ama yazı yazmayı oda toplamaya tercih ediyorum. Yazı yazarken deşarj oluyorum. Belki de benim dinlenme şeklim bu. Bazen parmaklarım beynimden geçenleri değil; kendi istediğini bile yazabiliyor ama rahatlıyorum, dinleniyorum. Belki de benim terapim bu:)